Menu
Prostat; meni içeriğinin bir kısmını oluşturan ceviz şeklinde bez yapısında bir organdır. Mesaneden çıkan idrar kanalını (üretra) çepeçevre sarar. Prostat bezinin işlevlerini sürdürebilmesi için vücutta erkeklik hormonlarının bulunması gerekir. Vücuttaki erkeklik hormonlarının ana kaynağı testislerdir ve testosteron isimli hormonu salgılarlar. Erkeklik hormonlarının bir kısmı da böbrek üstü bezleri (surrenal) tarafından salgılanır.
Kanser Nedir? Sağlıklı insanlarda hücreler bölünerek çoğalır ve işlevlerini yerine getirdikten sonra parçalanarak yok olurlar. Hücreler ihtiyaç olmadığı halde bölünmeye devam ederlerse yeni oluşan hücreler dokuda büyümeye yol açarlar. Dokudaki aşırı büyüme sonucu tümör adı verilen kitle oluşur. Tümör; benign (iyi huylu) ya da malign (kötü huylu) özellikte olabilir. İyi huylu tümör kanser değildir ve kötü huylu tümörlerden farkı vücudun diğer bölümlerine yayılmazlar. Kanserli dokudan ayrılan hücreler kan ve lenf yoluyla vücudun değişik kısımlarına yayılabilirler ve yeni kanser odakları oluştururlar. Kanserin köken aldığı organ dışındaki dokulara yayılmasına metastaz denir ve köken aldıkları organın ismi ile adlandırılır. Örneğin prostat kanseri kemiğe yayıldığında kemikteki kanser hücreleri prostat kanseri hücrelerinden oluştuğu için “metastatik prostat kanseri” olarak isimlendirilir.
Prostat kanseri erkeklerde sık görülen kanserlerden bir tanesidir. Ortalama her 9 erkekten birine prostat kanseri tanısı konmaktadır. .Genellikle prostat kanseri yavaş büyür ve başlangıçta prostata lokalizedir. Prostat kanserinin bazı tipleri yavaş büyümesi nedeniyle minimal tedavi, hatta hiç tedavi gerektirmezken, bazı tipleri agresif olup hızlıca yayılabilir. Prostat kanseri prostat bezi içinde sınırlıyken erken yakalandığı taktirde başarılı tedavi şansı çok yüksektir.
Belirtiler; Erken evrelerde prostat kanseri hiç belirti vermeyebilir. Bu nedenle tüm erkeklerde tarama prostat kanseri için önemli bir konudur. Erken dönemde görülebilecek belirtiler; sık idrara çıkma, gece idrara çıkma, idrar yapmaya başlamada gecikme, idrar bitiminde damlama, hiç idrar yapamama, idrar akış hızında azalma, idrar yaparken yanma ve ağrı, boşalma esnasında ağrı, idrar ve menide kan görülmesidir. Geç dönem prostat kanseri belirtilerİ; sırt, kalça ve/veya bacak ağrılarıdır. Ancak bu belirtiler başka bir sağlık probleminden de kaynaklanıyor olabilir. Yani bu belirtilerin olması kişinin mutlak prostat kanseri olduğu anlamına gelmez. Böyle bir durumda doğru olan yaklaşım bir üroloji uzmanına başvurmaktır.
Sebepleri; Prostat kanserinin sebepleri net değildir. Prostattaki bazı hücrelerin anormal olması ile prostat kanseri başlar. Anormal hücrelerin DNA'larındaki mutasyon nedeniyle normal hücrelere göre daha hızlı büyür ve bölünürler. Anormal hücreler yaşamlarını sürdürürken normal hücreler kaybolurlar. Biriken anormal hücreler tümörü oluşturur ve hemen yanındaki dokulara doğru büyürler. Bazı anormal hücreler kopup vücudun diğer alanlarına yayılabilir (metastaz).
Risk faktörleri; Prostat kanseri riskini arttıran faktörler;
Tanı;
Evreleme; Prostat kanserinde uygulanacak tedavi hastalığın yaygınlığı (evresi) ile doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle tanı konduktan sonra evreleme yapılmalıdır. Evreleme sırasında kanserin sadece prostat bezi içinde sınırlı olup olmadığı, prostat bezi dışında yayılım varsa nerede olduğu araştırılır. Bu amaçla hastaya göre değişkenlik göstermekle birlikte akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi, magnetik rezonans görüntüleme (MRG), PSMA PET gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Multiparametrik MRG olarak bilinen yeni yöntem, tedavi seçeneklerini etkileyebilecek olan kanserin yayılımını ve ne kadar saldırgan olabileceğini belirlemeye yardımcı olmak için kullanılmaktadır. Bu tetkik, bir standart MRG çekilmesini ve ardından diğer türdeki en az bir MRG taramasının (difüzyon ağırlıklı görüntüleme [DWI], dinamik kontrastlı [DCE] MRG veya MR spektroskopi) daha yapılmasını içerir. Ardından, farklı taramaların sonuçları göz önünde bulundurulur. Geliştirilmiş (enhanced) MRG adı verilen diğer bir yeni yöntem kanser hücreleri içeren lenf nodlarının bulunmasına yardımcı olabilir. Hastalarda ilk önce standart MRG çekilir. Ardından, hastalara küçük manyetik parçacıklar enjekte edilir ve bir sonraki gün diğer bir tarama çekilir. Bu iki tarama arasındaki farklılıklar lenf nodlarındaki muhtemelen kanser hücrelerine işaret ederler. Bu tekniğin ilk sonuçları ümit vaat etmektedir, ancak yaygın şekilde kullanılmadan önce daha fazla araştırılması gerekmektedir. İşaretli glukoz yerine radyoaktif karbon asetatı kullanan pozitron emisyon tomografisinin (PET) yeni bir türü de vücudu farklı bölgelerindeki prostat kanserinin tespit edilmesinde ve tedavinin işe yarayıp yaramadığının belirlenmesinde yardımcı olabilir. Bu teknik günümüzde çalışılmaktadır.
Tedavi; Prostat kanserinde tedavi hastalığın yaygınlığı ve tümör hücrelerinin derecesine göre belirlenir. Tedavide dikkate alınan diğer faktörler; hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve bunlarla bağlantılı olarak kişinin beklenen yaşam süresidir. Öte yandan tedavi ve tedavinin olası yan etkileri konusunda hastanın duygu ve düşünceleri dikkate alınmalı ve hasta verilecek kararlara aktif olarak katılmalıdır. Prostat kanseri tanısı konan hastalarda tedavi seçenekleri; herhangi bir tedavi uygulanmadan düzenli kontrollerle izlenip gerekirse tedavi (aktif izlem), cerrahi, radyoterapi (ışın tedavisi) ve/veya hormonal tedavilerdir. Doktor ve hasta tedaviye karar verirken her tedavi seçeneğinin avantaj ve dezavanbtajlarını göz önünde bulundurmalıdır. Tedaviler idrar yapma ve kaçırma, cinsel yaşam ve yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir.
Tedaviye Bağlı Yan Etkiler; Prostat kanseri tedavisinde kullanılan tüm yöntemler (cerrahi, ışın tedavisi, ilaç uygulamaları) kaçınılmaz bir şekilde vücudun sağlıklı çalışan dokularını da etkileyeceklerdir. Tedavilerin sağlıklı dokular ve hücrelerde oluşturacağı zarar sıklıkla istenmeyen, bazen de ciddi yan etkilere neden olabilir. Tedavi sırasında görülen yan etkiler şüphesiz uygulanan tedavinin tipine ve vücuttaki etkisinin yaygınlığına göre şekillenecektir.
Ayrıca her hastanın tedaviye verdiği yanıttaki farklılıklar gibi gelişecek yan etkilerde de kişisel değişimler görülecektir. Hekimler ve yardımcıları hastalarını uygulanacak tedavinin olası yan etkileriyle çözüm yolları konusunda bilgilendireceklerdir. Gelişen yan etkilerin en kısa sürede çözüme kavuşturulabilmesi için hastaların hekimleri ile görüşmelerinde yarar vardır.