Menu
Obezite diğer adıyla 'Yağlanmaya Bağlı Kronik Hastalık', tüm dünyada önemli bir sorun haline gelmeye başlayan önlenebilir ve tedavi edilebilen bir hastalıktır.
Obezite, insan vücudunda yağ hücrelerinde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddi risk oluşturacak düzeyde artması ile sebep olduğu kronik hastalıklar, yaşam kalitesi düşüklüğü ve sonuçta ölüm oranlarının yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır.
Sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme ile yaşayan ve fiziksel etkinliğin az olduğu kişilerde rastlanır. Bunların dışında genetik faktörler, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar ve beraberinde kullanılan antipsikotik ilaçlar ve nadiren de olsa metabolizma hızının düşüklüğüdür.
Obezite ve aşırı kilonun temel nedeni, alınan kaloriler ile harcanan kaloriler arasındaki dengesizliktir. Küresel olarak, yağ oranı yüksek olan enerji yoğun gıdaların tüketimi artmış ve birçok çalışma biçiminin giderek daha hareketsiz doğası, değişen ulaşım biçimleri ve artan kentleşme nedeniyle fiziksel hareketsizlikte bir artış olmuştur. Diyet ve fiziksel aktivite alışkanlıklarındaki bu değişiklikler, gelişimle ilişkili hem toplumsal hem de çevresel değişikliklerin sonucudur. Sağlık, tarım, ulaşım, şehir planlama, çevre, gıda işleme, pazarlama ve eğitim gibi sektörlerde bu güçlere karşı koymak için destekleyici politikaların eksikliği de vardır.
Obezite 2013 yılında Amerikan Tabipler Birliği tarafından bir hastalık olarak tanınmıştır.
Etiyolojisi multifaktöriyeldir ve hastalığın bileşenleri muhtemelen hem çevresel hem de genetik faktörlerin bir kombinasyonunu içerir.
Benzer koşullara maruz kalan herkes obez olmaz, bu da genetik mekanizmaların bireysel düzeyde çalıştığını düşündürür.
Tahminler değişkenlik gösterir, ancak ikiz, aile ve evlat edinme çalışmaları, vücut kitle indeksinin (VKİ) kalıtsallık oranının %40 ila %70 arasında olduğunu göstermektedir.
Şiddetli obez hasta tipik olarak birden fazla kronik ve kilo ile ilgili problemler veya bunlara eşlik eden hastalıklar ile kendini gösterir.
Bunlar şunları içerir:
En sık kullanılan ölçüm yöntemi ve pratik olması nedeniyle vücut kitle indeksi ( VKİ ) ve bel-kalça ölçümüdür. Vücut kitle endeksi vücut kilosunun boyun karesine bölünmesi ile elde edilen orandır.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından VKİ’ ne göre yapılan sınıflamada;
18,4 altında Az kilolu
18,5 – 24,9 Normal Kilolu
25 – 29,9 Fazla Kilolu
30 – 39,9 Obez
40 ve üstü Morbid Obez
50 ve Üstü Süper Morbid Obez
Obezite cerrahisi; ileri kalp hastalığı, ilaç ve alkol bağımlılığı, tedavi edilemeyen majör depresyon ve psikoz, ciddi hematolojik bozukluklar, ameliyat sonrası dönemde verilen önerileri uygulayamayacak düzeyde psişik ve mental yetersizliği olan kişilere yapılamaz.
Laparoskopik Ayarlanabilir Gastrik Band (Mide Bandı, Mide Kelepçesi ): Kısıtlayıcı bir ameliyat yöntemidir. Bant dışarıdan bir port yardımı ile şişirilip indirilmek suretiyle gıda alımı kısıtlaması yapılabilir. Bandın amacı hastaların çok az gıda ile doymaları ortalama 2 saat gibi tokluk hissetmelerini sağlamaktır. Günümüzde çok tercih edilen bir yöntem değildir.
Duodenal Switch (Düşey Gastrektomi): Bu ameliyatta midenin %75’i cerrahi müdahale ile çıkarılır. Geriye mideden 50-150 cc bir bölüm kalır. Midenin sinirleri ve pylor denen mide kapakçığı korunarak midenin boyutları küçültülür. Bağırsaklar bölümlere ayrılır. Sindirim enzimlerinin yiyeceklere ulaşmaması için yeniden düzenlenip, yağ emilimi de azaltılır.
Laparoskopik Sleeve Gastrektomi (Tüp Mide): Mide kurvatüründe bulunan büyük bir bölümün çıkartılarak midenin tüp şeklini aldığı ve yaklaşık 80-100 cc hacme düşürüldüğü, kısıtlayıcı bir ameliyat yöntemidir. Günümüzde, Türkiye ve Dünyada en yaygın olarak tercih edilen yöntemlerden birisidir.
Laparoskopik Roux-en Y Gastrik Bypass (RYGB): Midede yaklaşık 30 ml bir poş bırakarak küçük bir mide hacmi oluşturulmakta, bu küçük mide daha sonra ince bağırsağa yeni bir bağlantı yapılarak besinlerin büyük mideye değmeden ince bağırsağa geçmesini sağlayan bir yöntemdir.
Laparoskopik Mini Gastrik Bypass: Emilimi etkileyen bir ameliyat yöntemidir. Özellikleri Roux-en Y Gastrik Bypass ile aynıdır. Bu iki yöntemde de özellikle şeker tarzı (yüksek kalorili) beslenme alışkanlığı olan hastalarda etkili bir yöntemdir.
İntragastrik Balon (Mide Balonu): Kilo kaybettiren alternatif bir yöntemdir. Endoskopik yöntemle veya hasta kendisi yutarak mide içerisine yerleştirilir. Sıvı veya hava ile şişirilen, 6 aylık, 12 aylık değişik modelleri bulunmaktadır. Tokluk ve gıda alımında azalma sağlar. Modeline göre 6 ay veya 12 ay sonra endoskopik yöntemlerle çıkarılır veya kendiliğinden midede eriyerek bağırsaklardan dışarı atılır. İstenirse tekrar balon yerleştirilebilir.
Mide Botoksu: Sedasyon ile endoskopik olarak yapılan bir işlemdir. Mide içine botulinum toksini uygulanarak mide boşalması geciktirilebilmekte ve hastanın tokluk süresi uzatılmaktadır.
Ameliyat sonrası hastalar düzenli aralıklarla mutlaka takip edilmeli. Beslenme düzeni ve kalori/protein ihtiyacı bir diyetisyen kontrolünde ayarlanmalı, fiziksel aktivite ve egzersiz programı yapılmalı, gelişebilecek vitamin ve mineral eksiklikleri saptanıp mutlaka yerine konmalıdır.