Menu
Ramazan ayında kalp hastalarının "oruç tutup tutamayacağı" konusu sıkça sorulmaktadır. Bu konudaki bilimsel verilerin sınırlı olması, kalp hastalığının pek çok farklı türü olmasından dolayı "tüm kalp hastaları oruç tutamaz" şeklinde bir genelleme doğru olmaz. Dolayısıyla kalp hastaları oruç tutabilir mi sorusunun cevabı için kalp hastalarının bireysel olarak değerlendirilmesi ve buna göre karar verilmesi doğru olacaktır.
Ramazan ayında kurallarına uygun şekilde hareket eden hastalarda, yani ilaçlarını aksatmadan düzenli kullanan ve iftar-sahur dönemlerinde doğru beslenen hastalarda oruç tutmanın pek çok kalp hastalığında, hastalığın seyrinin olumsuz etkilemediği gösterilmiştir.
Ramazan ayında hastalığın seyrini etkileyebilecek iki temel sorun; uyku düzeninin bozulması ve daha çok yağlı, şeker içeren yiyecek ile içeceklerin tüketiminin artması olabilir. Kalp hastaları, oruç tutma kararının mutlaka kendilerinin takip eden hekime danışarak almalıdır. Hekimin önerileri doğrultusunda pek çok hastada ilaç tedavisinin tekrar düzenlenmesi uygun olacaktır.
Kalp damar hastalığı olan hastalarda yapılan beş çalışmada genel olarak Ramazan ayı süresince kalp krizi sıklığında bir artış olmadığı gösterilmiştir. Hatta bu çalışmaların birinde oruç tutanlarda kalp krizi riskinin daha düşük olduğu, diğer bir çalışmada da ise oruç tutanlarda kriz sonrasında hastanede yatış sürelerinin daha kısa olduğu görülmüştür. Yakınması olmayan koroner arter hastalarında oruç tutmanın istenmeyen kalp olaylarını artırmaksızın, kan yağ/kolesterol düzeyleri üzerine ve şeker kontrolünde olumlu etkileri gösterilmiştir. Ancak sıcak ve uzun yaz günlerinde oruç tutmak özellikle yaşlılarda aşırı sıvı ve elektrolit kaybı, tansiyon dengesizlikleri, kalbin beslenmesinde bozukluklara yol açabilir. Ramazan süresince kalp krizinin sık olduğu dönemler diğer aylara göre daha erken saatlere denk gelmektedir. Bu durumun sahur saatlerinde yapılan yanlış beslenme alışkanlığı ile ilgili olabileceği düşünülmüştür. Ağır yemekler sonrasında nabız ve tansiyonda yükselme, pıhtılaşmaya eğilimin arttığı bilinmektedir. Bu nedenle hastaların iftar ve sahurda nasıl beslenmesi gerektiği ve bunun kalp/damar sağlığı için ne kadar önemli olduğu unutulmamalıdır.
Kalp yetersizliği hastalarında yapılan çalışmalarda Ramazan ayı süresince kalp yetmezliğine bağlı hastaneye yatış oranlarının değişmediği gösterilmiştir. Yine bu hastalarda oruç tutulan süre içinde hastaneye yatış oranları oruç tutulmadığı dönem ile benzer olduğu bulunmuştur. Yine bu hastalarda sıvı yükünün düzeldiği, ritim bozukluğu ve kolesterol düzeyleri üzerine olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Ancak kalp yetmezliği hastalarında ilaç tedavisine uyumun ve diyetin bozulması, kalp yetmezliğine bağlı yakınmaların ve bulguların artması, hastaneye yatışın artması ile sonuçlanmaktadır.
Kalp kapak hastalığı veya ritim bozukluğu nedeniyle ağızdan kan sulandırıcı (kumadinvb) ilaç kullanan hastalarda yapılan bir çalışmada oruç tutmanın kumadin düzeyi üzerine etkisi olmadığını göstermiş ancak diğer bir çalışmada ise bu hastaların İNR düzeylerinde hafif bir artış olduğu görülmüştür. Bu nedenle hastalarda Ramazan atı süresince kan tetkikinin (İNR ölçümü) daha sık yapılması önerilebilir. Kumadin benzeri yeni kan sulandırıcı ilaçlar ile ilgili yeterli veri yoktur. Tek doz kullanılan ilaçların iftar veya sahurda alınması düşünülebilir. Ancak iki doz kullanılan ilaçların iftar ve sahurda alınması, iftar ile sahur arasındaki sürenin ilaçlar için önerilen 12 saatten daha uzun olması nedeniyle Ramazan süresince 24 saat etkili olduğu kabul edilen tek doz ilaçlara geçilmesi faydalı olabilir.
Hipertansiyon hastalarında oruç tutmanın tedaviye ve diyete uyumun sağlandığı durumlarda olumsuz bir etkisi görülmemiştir. Ancak tıpkı diğer kalp hastalarında olduğu gibi ilaç dozunun birden fazla olduğu hastalarda mümkünse ilaçların uzun etkili formlarına geçilmesi, eğer mümkün olmuyorsa iftar ve sahur için doz ayaralması yapılması gerekmektedir. Açlık ve tokluğun bazı ilaçların emilimini etkilediği unutulmamalıdır.
Kalp Hastaları Oruç Tutabilir Mi ve Nelere Dikkat Etmelidir?
Sonuç olarak, oruç tutmanın belirgin yakınması olmayan stabil kalp hastalarında klinik olarak kötüleşmeye neden olmadığı ve hatta kalp sağlığı üzerine olumlu etkileri gösterilmiştir. Kalp hastalarının Ramazan öncesi kardiyoloji uzmanı tarafından değerlendirilerek oruç tutup tutamayacağı bireysel olarak değerlendirilmelidir. Bu karar verilirken hastanın genel durumu dışında kullandığı ilaçlar, ek hastalıkları, iklim ve çalışma koşulları da göz önünde bulundurulmalıdır. Hastaların iftar ve sahurdaki beslenme şekli ve tükettikleri besinlerin önemi, beslenme şeklinin hastalığın seyrini etkileyerek ve yakınmalarını artırabileceği mutlaka anlatılmalıdır.
Prof. Dr. Özcan Özdemir
Kardiyoloji
Lokman Hekim Üniversitesi Ankara Hastanesi