Menu
Varis, toplardamarların genişleyip işlevini yitirmesi sonucu oluşan ve genellikle bacaklarda görülen bir damar hastalığıdır. Sonuçta kalbe doğru taşınması gereken kirli kan ters yönde akmaya başlar. Varis özellikle gün sonuna doğru artan bacaklarda ağrı, dolgunluk hissi, şişlik ve estetik kaygılara neden olabilir. Düzenli egzersiz, yürüyüş ve kilo kontrolü varis oluşumunu engeller. Damar yetmezliğinin derecesine uygun olarak ilaç, çorap tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri, ileri evrede ise cerrahi tedavi uygulanır.
Varis, özellikle bacaklarda görülen, toplardamarların işlevini yitirmesi sonucu oluşan damar hastalığıdır. Genetik yatkınlık, ileri yaş, kadın cinsiyet, sigara tüketimi ve sedanter yaşam tarzı gibi çeşitli faktörler varise yol açabilir. Ayrıca, uzun süre ayakta durmayı gerektiren meslekler, hamilelik, obezite ve hareketsiz yaşam tarzı varis oluşumunu hızlandırır. Bu risk gruplarındaki kişiler Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı görüşü almalı, kontrol ve takiplerini aksatmamalıdırlar.
Genetik yatkınlık: ebeveyinleri (özellikle anne) bu sorunu yaşamış bireylerde varis görülme sıklığı artar.
Sedanter yaşam: Uzun süre ayakta kalma, ağır fiziksel aktivite veya hareketsiz yaşam tarzı bacak toplardamarlarının üzerine binen yükü artırarak varise sebep olabilir.
Kadın cinsiyet: Hayatında farklı dönemlerinde yaşanan hormonal değişiklikler, menopoz dönemi, gebelikte hem çocuğun karın içindeki toplardamarlara mekanik basısı, hem de kilo artışı varis oluşumunu tetikler.
Obezite ve aşırı kilo: Bacaktaki kaslar, kemikler, eklemlerle beraber toplardamarların da üzerine binen baskıyı artırarak varis gelişimine neden olur.
Yaşlanma süreci: damar elastikiyetinin azalması varise yatkınlık yaratır.
Varisin nedenlerini bilmek ve risk faktörlerini minimize etmek hastalığı geciktirir, etkin tedavi süreci sürecine katkı sağlar.
En yaygın belirti bacaklarda görülen mavi veya mor renkte genişlemiş damar yapılarıdır. Bacaklarda ağrı, yanma, kaşıntı, dolgunluk hissi ve şişlik yaşam kalitesini azaltan diğer bulgulardır. Uzun süre ayakta kalma veya hareketsizlik sonrası hastanın yakınmaları şiddetlenir. Sabah dinlenmiş bir şekilde güne başlarken gün sonuna doğru şikayetler artar. Tedavi edilmemiş varisler cilt üzerinde ağrılı ülserlerin oluşmasına ve enfeksiyona yol açabilir. Bu nedenle erken tanı ve tedavi çok değerlidir.
Bacaktaki toplardamarlar 3 gruba ayrılır:
Retiküler venler ciltüzerinde yerleşir. Hastalanması dış varis olarak da bilinir. Ciddi semptomlar gözlenmez, estetik kaygılara, ağrı ve kaşıntıya sebep olurlar. Eğer yüzeyel ve derin venler salimse kozmetik işlemler (skleroterapi/lazer) uygulanır.
Yüzeyel venler ciltaltında seyreder. Hastalığın evresine uygun tedavi seçeneği belirlenmelidir. Kozmetik işlemler tedavi edici değildir.
Derin venlerde yetmezlik damar içinde pıhtı oluşumu, bacakta ödem, çap artışı gibi bulgulara sebep olur. Cerrahi tedavisi yoktur. Yaşam tarzı değişiklikleri, varis çorabı ve venotonik ilaçların kullanımı önerilir.
Hastalığın şiddetini değerlendirmek için kullanılır:
Evre 1: Retiküler varisler görülür. Genellikle estetik kaygı yaratır, semptom vermez.
Evre 2: Bacaklarda belirginleşmiş ve genişlemiş mavi/mor damarlar görünür. Ağrı, şişlik ve yorgunluk gibi semptomlar görülür.
Evre 3: Şikayetler şiddetlenir. Bacaklarda kramp, kaşıntı ve yanma gibi ek semptomlar ortaya çıkar.
Evre 4: Hasta damarın ciltle temas ettiği bölgelerde cilt değişiklikleri (deri pigmentasyonu) ve açık yaralar (ülserler) gibi daha ağır klinik durumlar meydana gelir.
Fiziksel Muayene: genellikle ayakta dururken yapılan bu muayene ile retiküler varisler veya ciltaltından kabarmış variköz pakeler saptana bilir.
Renkli Doppler Ultrason: toplardamar çapını ve damar içindeki kan akışını inceler. Tedavi bu sonuca göre şekillenir.
Venografi: toplardamarlara kontrast maddesi enjekte edilerek yapılan X-ray görüntülemesidir. Özellikle derin damarların fonksiyonunu değerlendirmek için tercih edilir.
Başta yaşam tarzı değişiklikleri: kilo kontrolü, özellikle bacak kaslarını güçlendirecek tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklet sürme, pilates gibi egzersizler önerilir. Hafif veya orta basınçlı kompresyon çorapları ve doktor tarafından reçete edilen venotonik ilaçlar bacaklardaki kan akışını hızlandırarak varis semptomlarını hafifletir. Damar çapı 5.5mm’in üstündeyse ve bu damarlarda ciddi kaçak saptanmışsa cerrahi tedavi (radyofrekans veya endovenöz lazer ile ablasyon) uygulanır. Ana sorun ortadan kalktıktan sonra kozmetik işlemler (skleroterapi veya ekzojen lazer) ile hastaların estetik kaygıları giderilir. Varis tedavisi Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanına danışılarak multidisipliner bir yaklaşımla planlanmalıdır.
Radyofrekans ablasyon minimal invaziv bir prosedürdür. Günümüzde varis tedavisindeki en etkili cerrahi yöntem olarak kabul edilir. İşlem sırasında kateter damar içine ilerletilir, burada oluşturduğu radyofrekans dalgaları sayesinde damar duvarının ısınmasını, buradaki protein yapılarının bozulmasını ve damar lümeninin kapanmasını sağlar. İşlem sonrası iyileşme süreci oldukça hızlıdır: hasta ameliyattan 1 saat sonra yürüye bilir, günlük fiziksel aktivitelerini sorunsuz yapabilir.
Retiküler varislerin ortadan kaldırılması, hastanın estetik kaygılarının giderilmesi için uygulanır.
Sklerozan ilaç köpürtülerek bu damarlara enjekte edilir ve damar kapatılır. Ekzojen lazer yönteminde ise lazer ışınlarının oluşturduğu ısıdan faydalanılarak bu damarlar iptal edilir.
Her iki yöntem kozmetik amaçlıdır, ciltaltındaki yüzeyel toplardamara müdahale yapılmazsa hastanın şikayetlerinde iyileşme sağlanmayacağı, retiküler varislerin tekrarlayacağı unutulmamalıdır.
Öncelikle bacaklardaki ağrı, şişlik ve yorgunluk gibi semptomlar daha belirgin hale gelir. Zamanla ciltte ağrılı ülserlerin oluşmasına yol açabilir ki, ağrı daha şiddetlenir ve enfeksiyon riski mevcuttur. Yapısı bozulmuş damarın içinden akan kan pıhtılaşmaya eğilimli hale gelir. Derin ven trombozu ve akciğer embolisi gibi hayati risk oluşuturan durumlara sebep olabilir. Varisler ayrıca estetik açıdan rahatsızlık yaratarak bireylerin sosyal ve psikolojik sağlığını da olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, varislerin erken teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması önemlidir.
Varis bulguları varsa erken tanı için Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanına muayene olmalı, oyun planladığı tedaviye uyup kontrolleri aksatmamalısınız.
Varis tedavisi günümüzde minimal invaziv yöntemlerle yapılır. Ameliyat sonrası ilk günlerde iptal edilen damarın seyri boyunca hafif ağrı olabilir.
Ameliyat sonrası aynı gün hasta yürüye bilir, günlük aktivitelerini sorunsuz yapabilir.
Varis tedavi yöntemleri arasında kompresyon çorapları, venotonik ilaç tedavisi, skleroterapi, endovenöz veya eksojen lazer tedavileri, radyofrekans ablasyon ve açık cerrahi müdahaleler bulunur. Tedavi seçeneği, toplardamarın özellikleri ve hastaların evresine göre belirlenir.
Yaşam tarzı değişikliklerine uyulmazsa, tedavi ve kontroller düzenli yapılmazsa varisler tekrarlaya bilir.
Multidisipliner bir yaklaşımla varisler tamamen yok edile bilir.